Hanımefendiler ve beyefendiler,

Sizden doğruyu, yalnızca doğruyu söyleyeceğinize yemin ederek aşağıdaki soruyu cevaplamanızı rica ediyorum;

“Bir yakınınıza, sevdiğiniz ya da sevmediğiniz birisine en son ne zaman mektup yazdınız?”

Herhangi bir makine aracılığıyla, daktilo veya bilgisayarla değil; Elinize kalemi alıp, kağıtla temas ederek… Güzel de olabilir, kargacık burgacık da. Kendi el yazınız olmak koşuluyla! Duygularınız veya içinde bulunduğunuz durumu anlatan birkaç satır karaladınız mı yakınlarda?

Ben inanıyorum ki hiç yazmayanınız da vardır! Küstahlığımı bağışlayın ama genç kardeşlerim arasında hala mektup yazmayı bilmeyenler olduğuna inanıyorum… Bilip de yazmayanlar için söylenecek şey, bilgisayar oyunlarına veya sosyal medyanın büyüsüne müptela olabilecekleridir…

Tamam, hayali kahramanlarla savaşıp, düşünce gücünüzü ve hayallerinizi çarpıştırın. En özel açılardan en ultra selfiler çekin. Hatta sanal çiftlikleri ekin biçin, ıssız bir adada kafanıza göre takılın hiç sorun değil. Ama şöyle, “Sevgili Kardeşim,” diye başlayan ve “Hasretle Öperim” son cümleli olan birkaç satır, nasıl insani, ne kadar sıcak bir iletişimdir hiç düşündünüz mü?

Teknoloji… Ahh o teknoloji yok mu!!! Asker mektuplarını dahi nostalji yaptı neredeyse! Ahmet Kaya’nın bir şarkısında vardı;

“Oğul tadında bir mektup yazamadım…” diyordu. Bir mahkum, böyle sesleniyordu annesine mektubunda.

Ne bilgisayarın tuşları ve ne de telefonların metalik sesleri, duygu yüklü iki satır kadar etkili olamaz! Bir bilseniz mektup yazmanın sır dolu hazzını… Bir bilseniz… Hangimiz değişebilir ki parfüm kokan bir aşk mektubunun büyüsünü ekranda yazmaya?..

Ben PTT Genel Müdür olsam şöyle yaparım…” diyeceğim geliyor. Ama olmadığıma göre sayın PTT Genel Müdürüne şu teklifte bulunabilirim;

2023 yılında, Cumhuriyetimizin 100. yılında bir ‘Mektup Haftası’ düzenlenemez mi?

Yeri gelmişken hem sizlerin hem de kıymetli PTT yetkililerin hafızasını hemen tazeleyelim. 1958 yılında ülkemizde ilk defa “Mektup Haftası” düzenlenmiş. O döneme ait pullar şu an çok özel anılar olarak tarihteki yerlerini almış durumdalar.

Yani diyeceğim o ki sembolik bir pul bedeli ile haberleşmenin en güzel şekli canlandırılabilir. Belki insanlar yine birbirlerine güzel ve hayat boyu saklanabilecek yazılar kaleme alabilirler! Biliyorum ki mektup yazan, cevabını alınca yenisini deneyecek…

Hatta kim bilir çocukluğumuzun şarkılarından biri belki de yeniden kalbimizin en çok dinlenenleri listesinde yükselişe geçebilir! Belli mi olur…

“Çok teşekkür ederim postacı sana

Pek sevinçli haberler getirdin bana!”