THE BIG STORY OF A SMALL SIGN

“…The monk blinked, trying to keep his tired eyes open in the flickering candlelight. Night was giving way to dawn, yet there was still so much to write… His weary fingers could barely move across the parchment anymore…”
These lines could easily be the opening of a mystical tale, perhaps something straight out of Umberto Eco’s The Name of the Rose. But my intention isn’t to spin you a story in that style. On the contrary—I’d like to draw your attention to a true scene from a medieval night, one that quite likely gave birth…

Okumaya devam edin

KÜÇÜK BİR SEMBOLÜN BÜYÜK HİKAYESİ

“… Keşiş, mumun titreyen ışığında uykulu gözlerini biraz daha açtı. Zaman, neredeyse geceden sabaha dönmek üzereydi ancak hala yazılacak çok fazla şey vardı… Yorgun parmakları artık kağıda gitmek istemiyordu…”

Bu cümleler aslında usta yazar “Umberto Eco”nun “Gülün Adı” isimli eseri gibi mistik bir hikayenin başlangıcı olabilir… Ama niyetim size bu tarzda bir öykü anlatmak değil. Aksine, uzun zaman önce; Bir Ortaçağ gecesinde yaşanan bu sahnelerden birinin…

Okumaya devam edin

The soul in the crackle: Vinyl records

The journey of a record, from the moment you buy it to that special moment when you put it on the turntable, is a completely personal story! That’s why when you play a record, you hear not only the music but also the story behind that music. For example, imagine that special moment when Erkin Koray, The Beatles or Sezen Aksu were at the microphone in a studio in those years! And imagine, when those songs, albums and memories were being recorded, there was no microphone in the studio…

Okumaya devam edin

Kasedin İkinci Baharı: Dijital çağa nostaljik bir selam!

Birçok kişi için kaset, aynı zamanda hayatlarındaki belli bir döneme dönmenin bir sembolü. Eskiden bir kaseti alıp başa sarmak ya da favori şarkınıza kadar ileri sarmak, bugünkü “Çalma listesi” hazırlamaktan çok daha farklı bir duygusal deneyim sunuyordu. Çünkü tam da “o an”, kasetle kurduğumuz ilişki, kişisel bir hikayeye dönüşüyordu. Bugün de aynı duyguyu yeniden yakalamaya çalışan müzik severler, kasetlerin…

Okumaya devam edin

BEATLES, YÜZÜKLERİN EFENDİSİ VE 53 YILLIK KAYIP BİR ŞARKININ HİKAYESİ “ŞİMDİ VE SONRA…”

1995 yılında ise sıra dışı bir telefon görüşmesi neredeyse her şeyi değiştirdi… Lennon’un ölümsüz aşkı Yoko Ono, Paul McCartney’i arayıp John Lennon’un odasında o güne kadar üzerinde hiç çalışılmamış ama Lennon’un bir piyano eşliğinde kayıt ettiği bir şarkıdan bahsetti.

53 yıllık kayıp bir The Beatles şarkısı olan “Now and Then”in de 2 Kasım 2023’te bizlerle buluşmasını sağlayan yolculuk da tam olarak böyle başladı!

Okumaya devam edin

İSTER İNAN İSTER İNANMA!

Ripley artık öylesine ünlü olmuştu ki gönderilen mektupların zarflarına sadece “Rip” yazılması yeterliydi. Ancak bazen postacıların bu mektuplardan ötürü isyan ettiği de oluyordu. Bir defasında kendisine taşınılmayacak kadar büyük bir kartpostal gönderilmişti. Özel olarak hazırlanan bu kartpostalın boyu neredeyse kocaman bir caddeyi baştan başa kaplayacak kadar büyüktü!

Okumaya devam edin

ZAMANSIZ BİR MÜNZEVİ, ÖLÜMSÜZ BİR ERMİŞ HALİL CİBRAN

1920’lerin sonlarına doğru “Yeryüzü Tanrıları” isimli eserini yazdığı dönemde, bir gece kar yağıyorken, dışarıda yazmak ister eserini. Dışarı çıkar ve Central Park’a gider. Yanına gelen polisler Cibran’a nereli olduğunu sorduktan sonra, polislerden bir tanesi “Sizin oradan bir yazar var, ne zaman ki kitapları evime girdi, eşimle tartışmalarımız sona erdi. Artık birbirimizi daha iyi anlıyor ve daha çok seviyoruz. Sanırım o yazarın ismi Halil Cibran’dı. Söyle bakalım, hiç duydun mu bu adamı?” der. Cibran da hafifçe tebessüm eder ve…

Okumaya devam edin
Yeni yılınız kutlu oldu mu

YENİ YILINIZ KUTLU OLDU MU?

Dünyanın bilinmedik bir yerinde, bilinmedik bir şehrin tanıdık bir parkındaydım dün… Mevsimlerden kıştı ya da kıştı mevsim. Soğuktu hava. Yapraklar, kaldırımlarda köşe kapmaca oynuyorlardı. Gençti adam ve yaşlıydı düşünceleri… Ruhunu kesip atmayı düşünüyordu ya da ruhu onu terk etmeyi! Rüzgar, hafif hafif eski bir melodiyi taşıyordu adamın kulaklarına ve genç adam hissetmiyordu bu ezgiyi! Akşam yavaş yavaş çöküyordu şehrin üzerine ve ihtiyar bekçi…

Okumaya devam edin

TARİHTEKİ İLK OSMANLI ROBOTU “ALAMET”

1887 yılında Japon İmparatoru Meiji’nin yeğeni Prens Komatsu, bir savaş gemisiyle İstanbul’a gelir. Bu ilk temas, ebedi Türk-Japon dostluğunun ve kardeşliğinin başlangıcı olarak kabul edilir…  Ve aynı zamanda Osmanlı Japon tarihindeki çok özel bir hikayeyi de içinde barındırır… Tarihteki ilk Osmanlı robotu olarak bilinen  “ALAMET”in  (Osmanlıca’da “Mucize” anlamına gelen) hikayesini! Şimdi zamanda küçük bir yolculuğa çıkalım ve hikayemizin ayrıntılarına geçelim…

Okumaya devam edin
Title
.